KUŞ KAFESİ – TİYATRO AK’LA KARA


IMG_4189Geçtiğimiz haftalarda çok sevdiğimiz, Kadıköy’ün en sevdiğimiz mekanlarından olan Tiyatro Ak’la Kara’nın Kuş Kafesi oyununu izlemeye gittik. Jean Poiret tarafından yazılmış oyunun yönetmeni Atilla Şendil. Konusu şöyle:

“George ve Albin, 15 yıllık beraberlikleri olan ve bir travesti klübü işleten bir çifttir. George’un oğlu muhafazakar bir siyasetçinin kızıyla evlenmeye karar verince ailelerin tanışması gerekir. Ama bu tanışmada çılgın ikilinin sert erkekler gibi davranmaları, klubün üst katındaki evlerinin dekorasyonunun değişmesi ve evin uşağı Jacob’un çıplak dolaşmaktan vazgeçmesi gerekmektedir. Bütün hazırlıklar tamamlandığında bir başka sorun daha çıkar. George’un eski karısı mutlu bir aile görüntüsü vermek ve sevgi dolu anneyi oynamak için gelecektir ama saatler geçer ve Simone’dan haber çıkmaz. Bunun üzerine Albin kadın kılığına girerek anneyi oynamaya karar verir. Tam ortaya çıktığı anda gerçek anne de eve gelir. İşler içinden çıkılmaz bir hale geldi derken paparazzilerin muhafazakar politikacıyı “Kuş Kafesi” klübünde basmaya gelmesi oyunun çılgın sonunu hazırlar.”

Oyunu görür görmez izlemek istedim.Bir hafta sonrasına hemen bilet aldık. Oyun ilgi çekici ve komik bir senaryosu olmasına rağmen aslında kadın-erkek ilişkilerine ve cinsiyetlere de farklı bir açıdan bakıyor.

FullSizeRender (1)

Robin Williams’ın oynadığı aynı isimli film nedeniyle oyunun başından sonuna kadar ne olacağını bilseniz de tiyatroda keyfi bir başka oluyor bence. Oyunun sona yaklaşırken ki rahatsız etmeyen tırmanışı, işlerin her an biraz daha içinden çıkılmaz bir hal alması hem oyuna olan ilgiyi hem de o tatlı panik hissini canlı tutuyor.

IMG_4197Oyuncu değilim ve bu konuda hiçbir deneyimim de yok fakat tahmin edebiliyorum ki erkek oyuncular için kadın rolünü oynamak, kadın oyuncuların erkek rolünü oynamasından daha zordur. Erkeklerin doğuştan taşıdıkları o sert yapıyı kırıp, kadın tavırları ve hislerini yansıtmak ve bunu başarılı bir şekilde yapmak oldukça zor olmalı. Kuş Kafesi’nde beni ve oyunu izleyen tüm seyirciyi yeteneğiyle şaşırtan ilk isim evin uşağı Jacob’u canlandıran oyuncu Mustafa Dinç oldu. Göz dolduran ve olması gerektiği gibi abartılı oyunculuğu, komedi unsuru olarak çok başarılı bir şekilde kullanılmıştı. Daha önce Cyrano De Bergerac oyununda izlediğimiz Savaş Özdural ve Levent Ünsal da başarılı oyunculuklarıyla olmazsa olmazlardandı.

Eğer vaktiniz olursa Tiyatro Ak’la Kara yorumu ile de izlemenizi öneririm oyunu. Hem eğlenceli vakit geçirip hem de ince dokundurmalarla sizi düşünmeye itecek bir oyun.

Hiçbir kadın bu kadar güzel erkek, hiçbir erkek bu kadar güzel kadın olmadı…