Bugün neredeyse her haftasonu yaptığımız gibi yine sinemaya gidelim dedik. Aslında Açlık Oyunlarına gidecektik fakat 3D gözlüklerimizi evde unutunca ve sinemalarınki de çok uyduruk olduğundan Ali baba ve 7 cüceler’i tercih ettik. Saat 13:45 seansına bilet aldık. Klasikleşen haftasonu kahvaltımızdan sonra sinemaya geçtik, fakat filmin saatini yanlış hatırladığımızdan dolayı biraz erken gitmişiz. Salona fazla gelen giden olmayınca acaba insanlar tarafından rağbet görmedi mi film diye düşünüyorduk ki meğer saate yanlış bakmışız. Yaklaşık 20 dakika kadar sinema salonunda bekledikten sonra tek tük insanlar gelmeye başladı. Film başladığında sinemanın en büyük salonlarından birinde sadece 11 kişiydik. Tüm Türkiyeyi kahkahalara boğan Cem Yılmaz’ın filminin oynadığı en büyük salonda sadece 11 kişi? İnanamadık açıkçası.
Filmin konusu fragmanından da anladığımız üzere Züccaciyeci Şenay ve kayınbiraderi İlber’in firmalarını büyütmek ve satış yapmak amacıyla Bulgaristan’a bahçe fuarına gidişi ve sonrasında başına gelenlere dair. Açıkcası filmde fragmanda gördüğünüzden fazlası malesef yok. Açlık oyunları macerasından esinlenen ve türü “komedi” olarak tanımlanan bu filmde kendimi bir şeylere gülmek için çok zorladım. Fakat fragmanda gördüğümüz birkaç espri dışında ki onlar da komik gelmedi pek bir şey yok filmde. İzzet Altınmeşe ile ilgili esprilerin yapıldığı kısım da insanlar biraz tebessüm etseler de yılların ekşi sözlük geyiği olarak hafızalarımızda zaten yer ediyordu. Filmin senaryosu bu haliyle taş çatlasın 30 dakikalık bir film olurmuş da uzatılmış gibi duruyor. Özellikle ilk yarıda neredeyse sıkıntıdan patlayacaktım filmde. Bu arada filmdeki 11 kişinin 4’ü ilk yarıdan sonra filmin ikinci yarısına gelmedi. Bu durumdan ne demek istediğimi daha net anlayacaksınızdır.
Filme verilen emek kısmında söyleyecek hiçbir şeyim yok, eminim çok emek, zaman ve para harcandı. Fakat benim gözümde Cem Yılmaz filmlerinin başarı grafiği gitgide düşüyor. Ayrıca Ali Baba ve 7 Cüceler filminde Şahan Gökbakar tarzı bol küfürlü, argolu bir tarz izlemişler ki filmden en çok soğutan şey de buydu. Çünkü zaten o tip bir güldürü izleyecek olsa oturup Recep İvedik izlerim. Hiçbir film için gitmeyin, berbatmış, çok kötü diyecek durumum yok fakat hayalkırıklığına uğradığımı söylemeliyim. Ve çok önemli bir ders aldım kendimce. Şunu bir kez daha gördüm ve anladım ki önemli olan şey zirveye çıkmak değil zirvede kalmayı başarmaktır.